Ana Sayfa / Yer Fıstığı / Yer Fıstığı Ekim, Bakım,Hasat,Kurutma ve Depolama

Yer Fıstığı Ekim, Bakım,Hasat,Kurutma ve Depolama

  • YERFISTIĞININ İKLİM İSTEĞİ
    Yerfıstığı iklim bakımından seçicidir
    Yerfıstığı, tropik ve subtropik bölgelerde yetişebilen bir yazlık sıcak iklim bitkisidir. Isı ve
    güneşi fazlaca isteyen bir bitkidir. Pamuk tarımının yapılabildiği ekolojilerde ekonomik anlamda
    yerfıstığı yetiştiriciliği yapılabilir. Yeterli sıcaklıkta 4.5-5 ayda olgunlaşır. Yerfıstığının çimlenme,
    çiçeklenme, ginofor oluşumu, kapsül ve tohum oluşumu gibi birbirlerinden farklı büyüme ve
    gelişme dönemleri vardır.
    Bitkilerin toplam sıcaklık isteği; günlük maksimum ve minimum sıcaklık ortalaması olan
    günlük ortalama sıcaklıktan, bitki gelişiminin durduğu 13 oC temel sıcaklık (bitkiye göre değişebilir)
    çıkarıldıktan sonra elde edilen günlük sıcaklığın, ekimden hasat olgunluğuna kadar geçen toplam
    gün sayısı ile çarpılması sonucunda elde edilir. Erkenci ve daha küçük tohumlu Spanish (yağlık) ve
    Valancia tipi çeşitlerin toplam sıcaklık istekleri, Virginia ve Runner (çerezlik) çeşitlerden daha
    düşüktür. Virginia tipi çeşitlerin ortalama 3000-4500 derece toplam sıcaklık isteği vardır.
    Yerfıstığı tohumları 5-40 oC toprak sıcaklığında çimlenebilmektedir. Çimlenme için optimum
    toprak sıcaklığı 30-35 oC’dir. Toprak sıcaklığı 15-20 oC’ye ulaşmadan ekime başlanılmamalıdır. Aksi
    halde çıkışlar 3 hafta kadar gecikir ve kayıplar artabilir. Yerfıstığı yetiştiriciliği yapılan bölgelerde
    gece gündüz sıcaklık farkının 10 oC’yi aşmaması gerekir. 35 oC’yi aşan sıcaklıklarda özellikle
    çiçeklenme ve döllenme aksar, su stresi ile birlikte önemli verim düşüşü olur. Gelişme süresince
    günlük ortalama sıcaklıklar 20 oC’nin altına inmemelidir. Optimum sıcaklık isteği 28-33 oC’dir.
    Donma noktasının (0 Co
    ) altındaki sıcaklıklarda toprak üstü aksamlar zarar görür. Donma
    noktasının hemen üzerindeki geçici soğuklar uzun sürmediği taktirde zararlanma meydana gelmez.
    Toprak sıcaklığı donma noktasına düşmediği sürece don zararına uğramış bitkilerin kapsüllerinde
    zararlanma meydana gelmez. Söküm sonrasında kurumaya bırakılan meyveli bitkilerde don zararı
    sonucunda tohumlarda kalite kaybı meydana gelebilir. Bütün bu sıcaklık istekleri temel alınırsa
    Türkiye’de yerfıstığı yetişme kuşağının Akdeniz ikliminin etkisinde kalan bölgeler olduğu
    anlaşılacaktır. Türkiye’de, Ege ve Akdeniz Bölgelerinin sulanabilen kıyı ovaları başta olmak üzere,
    GAP Bölgesinde de büyük bir yerfıstığı ekim potansiyeli vardır.
    23
  • YERFISTIĞININ TOPRAK İSTEĞİ
    Yerfıstığı, fıstık gibi toprak ister
    Yerfıstığı ekim alanlarının artışını sınırlayan iklimden sonraki en önemli faktör toprak
    yapısıdır. Tarla bitkileri içinde yerfıstığı kadar toprak yapısının daha önemli olduğu başka bir bitki
    yoktur. Yerfıstığında, çiçeğin döllenmesinden sonra meydana gelen ginoforların (meyve sapları)
    toprağa rahatça girerek meyveyi oluşturabilmesi ve hasatta kayıpların az olması için toprağın
    gevşek yapıda olması yani kil oranının yüksek olmaması gerekir. Yüksek killi geçirgenliği az olan
    topraklarda verimin düşük olması ve hasat kayıplarının çok fazla olması nedeniyle yerfıstığı tarımı
    yapmak ekonomik değildir.
    Yerfıstığında toprağın ideal olanı; drenajı ve havalanması iyi, tınlı kum veya kumlu tın
    yapıda, organik maddesi orta düzeyde, kireççe zengin, pH’si 6.0-6.4 arasında, toprak kil oranı
    %7’den ve tuzluluğu 4 mmhos/cm’den yukarı olmayan topraklardır. Bu bakımdan çay kenarı taban
    arazilerinin en uygun yerler olduğu görülmektedir. Güçlü ginefor yapısına sahip Florispan gibi
    Spanish tipi çeşitler ağır topraklarda da başarıyla yetiştirilebilmektedir, ancak bu tip çeşiterin
    küçük daneli olması nedeniyle ülkemizde ekim alanı yoktur.
  • TOPRAK HAZIRLIĞI
    Yerfıstığının meyveleri toprak altında geliştiği için diğer ürünlere göre toprak hazırlığının
    önemi daha fazladır. Yerfıstığında tohumların rahatlıkla çimlenip çıkış yapabilmesi ve daha sonra
    ginoforların toprağa rahatlıkla girerek meyveye dönüşebilmeleri ve meyvelerin gelişerek uygun
    iriliğe gelebilmeleri için toprağın iyi işlenerek kabartılması çok önemlidir. Topraktaki kil oranı
    arttıkça toprak hazırlığının önemi daha da artmaktadır.
    Ana ürün yerfıstığı ekilişlerinde, tarla sonbaharda ön bitkinin hasatından sonra 20-25 cm
    derinlikte pullukla sürülür. Şubat ayında bir kat diskaro çekilerek kış boyunca oluşan otlar toprağa
    karıştırılır. Nisan ayında ise sırasıyla goble disk, diskaro, mibzerle verilmeyecek ise gerekli
    gübreleme (elle ya da fırfırla), diskaro ve sürgü işlemleri yapıldıktan sonra tarla ekime hazırlanır.
    İkinci ürün ekilişlerinde ise hububat hasatından sonra tarlaya tav suyu verilir. Tarla tava
    gelince goble disk, diskaro, gerekli gübreleme, diskaro ve sürgü işlemleri ile tarla ekime hazırlanır.
    İkinci ürün şartlarında havanın sıcak ve kuru olması nedeniyle toprak tavının muhafazasında
    dikkatli davranılması gerekir. Yerfıstığı ekimi yapılacak tarla kesinlikle tava gelmeden
    işlenmemelidir. Aksi takdirde toprak işleme sırasında meydana gelen kesekler tohumun
    çimlenerek çıkış yapmasını engeller. Her yıl aynı derinliklerde yapılan toprak işlemesi sonucunda,
    bitki kök gelişimi ve kapsül gelişimini engelleyen taban taşı denen sert bir tabaka oluşur. 3-4 yılda
    bir dip kazanla tarlanın sürülerek taban taşının kırılması sağlanmalıdır.
    Yerfıstığında daha kumsal alanlarda azaltılmış ekim (sadece sıra halinde şerit sürüm
    yapılması ve bu şeritlere doğrudan ekim yapılması veya pulluk yerine sadece disk kullanılması gibi)
    ya da doğrudan ekim yöntemleri (hiç işleme yapılmadan doğrudan anıza ekim) kullanılabilir.
    Doğrudan ekim ve azaltılmış ekim yöntemleriyle verimin genel olarak yukarıda belirtilen klasik
    yönteme göre düştüğü tespit edilmiştir. Bu düşüşün derecesi toprağın kumsal olmasına göre ve
    yapılan işlemenin durumuna göre değişmektedir. Azaltılmış yada doğrudan ekim yöntemleriyle
    sağlanacak maliyet düşüşü verim kaybını telafi edebilir, bu durum çiftçinin imkanlarıyla da ilgilidir.
    Azaltılmış ekim yöntemlerinde uygulanan gübrelerin toprak katmanlarında birikmesi riski vardır,
    toprak analizleriyle belirlenebilecek böyle bir risk durumunda pullukla derin işleme gerekir. Artan
    24
    maliyetlerden dolayı doğrudan ekim yerine ABD’de azaltılmış ekim yöntemleri giderek
    artmaktadır. ABD’de klasik topra işleme yapılan yerlerde sonbaharda yada ilkbaharda hazırlanan
    sırtlara yapılan sırta ekim yöntemi yaygındır. Böylece daha hızlı çimlenme ve gelişim, drenaj, hasat
    kaybının daha az olması sağlanmaktadır.
  • TOHUMLUK HAZIRLAMA
    Yerfıstığında meyve kabukları ayrıldıktan sonra (iç etme) elde edilen taneler ekimde
    tohumluk olarak kullanılır. Yerfıstığı tohumları dış etkilerden çabuk etkilenirler ve bu nedenle
    çimlenme ve çıkış güçleri düşebilir. Bu bakımdan tohumluk hazırlığında kapsüller makine yerine
    elle iç edilmeli (Şekil 9), tohumlar itina ile depolanmalı ve taşınmalıdır. Tohumluk hazırlığında elle
    iç etme ile makina ile iç etmeye göre kök
    boğazı çürüklüğünün yaklaşık %50
    oranlarında daha azaldığı ve çıkışların daha iyi
    olduğu tespit edilmiştir. Tohumlarda
    zararlanma riskini azaltmak için meyveler
    ekime yakın bir zamanda iç edilmelidir.
    Ekimde tam olgunlaşmış tohumların
    kullanılmasıyla 1 hafta sonra büyük ölçüde
    çıkışlar sağlanırken, iyice olgunlaşmamış
    tohumların kullanılmasıyla bu süre 3 haftaya
    kadar çıkabilmektedir.
    Yerfıstığının 1000 tane ağırlığı çeşitlere
    göre değişmek üzere ortalama 600-900 g’dır.
    Yerfıstığı diğer tarla ürünlerine göre daha iri
    tohumlu olduğu için ve ayrıca kapsüllerin elle
    iç edilmesi ve tohumların elle seçilmesi
    gerektiğinden tohumluk masrafı daha
    yüksektir. Genellikle, iri taneli çerezlik çeşitlerde (ülkemizde yetiştirilen çeşitler) bir dekara 10-13
    kg meyveye karşılık 7-8 kg iç tohum ve ülkemizde ekim alanı olmayan küçük taneli Spanish ve
    Valancia çeşitlerinde ise 8-9 kg meyveye karşılık gelen 5-6 kg iç tohum kullanılır. Dekara 12 kg’a
    kadar iç tohumluk miktarının arttırılması ile verim artmaktadır. Yerfıstığı tohumu iri ve hassas
    olduğundan çıkış kayıpları fazla olmaktadır.
    Yerfıstığı tohumu iri ve daha yumuşak dokulu olduğu için birçok hastalık ve zararlı
    tarafından diğer ürünlere göre daha çok tercih edilirler. Ekimi yapılacak tohumların çeşitli toprak
    altı zararlılarına ve topraktan bulaşan hastalıklara karşı, hastalık zararlılar bölümünde açıklandığı
    gibi tohum ilacıyla ilaçlanmalıdır.
    Çerezlik yerfıstığı tohumlarında 4 aya kadar varan dormansi süreleri (hasattan sonra
    tohumların çimlenebilmesi için gerekli uyku süresi) olabilir. Bu süre şartlara göre değişebilir, misal
    olarak geç hasattan sonra elde edilen tohumlarda bu süre kısalırken kurak sezon sonunda elde
    edilen tohumlarda ise bu süre uzayabilir. Yağlık Spanish çeşitlerinde dormansi ihtiyacı yoktur.
    Yerfıstığı çiçek yapısı bakımından %99 kendine tozlanan bir bitki olduğu için her yıl
    tohumluğun yenilenmesine gerek kalmadan bir önceki yılın ürününden tohumluk seçilebilir. Buna
    karşın ortalama 4 yılda bir sertifikalı tohumluk kullanarak tohumluğun yenilenmesi tavsiye edilir.
    25
  • EKİM ZAMANI
    Toprak sıcaklığı özellikle ekim zamanının belirlenmesinde önemli bir kriterdir. Yerfıstığı,
    Türkiye’de ana ürün olarak, toprak sıcaklığı 13 oC’nin üzerine çıktığı 10 Nisan-20 Mayıs tarihleri
    arasında ekilebilir. Erken ekimlerde toprak sıcaklığı daha düşük olduğu için çıkışlar 2-3 haftayı
    bulabilmekte ve bu süre içinde de süren fideler hastalanıp ölebilmektedir. Toprak sıcaklığı 20 Co
    ’ye
    ulaştıktan sonra yapılan ekimlerde bir haftada çıkışlar başlamaktadır. Genellikle ülkemizde en
    uygun ekim zamanı Mayıs’ın ilk yarısıdır. İkinci ürün yerfıstığı ekimi ise, buğday gibi birinci ürün
    hasatından hemen sonradır. En geç haziranın ikinci yarısına kadar ekimler bitirilmelidir. Ekimde
    geç kalınır ise hasat ve kurutma yağışlı dönemlere sarkmakta ve hasat kayıpları artmaktadır. Mayıs
    ayında hasat edilebilen taze fasulye, kolza, fiğ, turfanda patates, taze bakla ve kabak ile haziran
    başlarında hasat edilebilen hububat hasatından hemen sonra ikinci ürün yerfıstığı ekilebilir.
  • EKİM
    Ekim yapılacak toprağın uygun tavda ve iyi işlenmiş olması gerekir. Çünkü yerfıstığı tohumu
    diğer tarla bitkileri tohumlarına göre daha iridir ve bu nedenle tohumlar çimlenip çıkış yapabilmesi
    için topraktan daha çok nem emmeye ihtiyaç duyar. Toprak alatav denilen yetersiz tavda ise
    çıkışlarda büyük kayıplar ortaya çıkar. Yağışlardan gelen toprak tavı yetersizse toprak sulanmalı,
    uygun tava gelince işlenerek tohum yatağı hazırlanmalıdır. Yağmurlama yada damlama sulama
    sistemi varsa kuruya ekim yapıp arkasından sulama yapılabilir.
    Yerfıstığında sıra arası 60-70 cm ve sıra üzeri ortalama 15-20 cm mesafelerde ekim
    yapılmalıdır. ABD’de yerfıstığında değişik mesafelerdeki çift sıra ekim yöntemi (sebze seralarındaki
    gibi) gittikçe yaygınlaşmaktadır. Antalya’da yapılan bir çalışmada; 70-70-70 cm şeklindeki normal
    tek sıra ekime göre, …70-25-70-25-70… şeklindeki çift sıra ekim yönteminde Halisbey çeşidinde
    %19 ve NC-7 çeşidinde ise %15 daha fazla verim elde edilmiştir (Kadiroğlu, 2012). Çift sıra ekim
    yapılabilmesi için buna uygun mibzerlerin geliştirilmesi gerekir.
    Ortalama ekim derinliği 5-6 cm olmalıdır. Ağır yapılı topraklarda ekimler daha yüzlek (4-6
    cm), hafif yapılı topraklarda daha derin (6-8 cm) olmalıdır. Yetersiz tav probleminde uygun tava
    ulaşmak için biraz daha derine ekim yapılmalıdır. Kuruya ekim ve üstten sulamada daha yüzlek
    ekim yapılabilir.
    Ekim sonrası sulama veya ekim sonrası yağışlar nedeniyle özellikle killi topraklarda kaymak
    sorunu ortaya çıkabilir. Yerfıstığı birçok tarla bitkisine göre kaymağı kırarak çıkış yapabilir (Şekil
    11.1). Çok kalın kaymak tabakası sorunu varsa makinalarla ve elle kaymak tabakası kırılarak
    bitkilerin çıkışına yardımcı olunmalıdır. Yağmurlama sulama sistemi varsa ara ara sulama yapılarak
    kaymak tabakasının ortadan kalkması sağlanabilir.
    26
    Ekim, çapa bitkileri için imal edilmiş ve yerfıstığına uygun ekim plakaları takılan havalı
    mibzerle yapılabildiği gibi, pamuk mibzerlerinin kovaları çıkarıldıktan sonra elle de yapılabilir (Şekil
    11.2). Ancak, elle yapılan ekimlerde sıra üzeri mesafeler iyi ayarlanamamaktadır. Ekim sırasında
    özellikle tav bakımından tohumların uygun derinliğe (4-6 cm) düşüp düşmedikleri ve sıra üzeri
    mesafeler kontrol edilmelidir.
    Ekimden sonra çıkışlar 1 hafta sonra başlar. Toprak sıcaklığının düşük olması, kullanılan
    tohumluk yeterli olgunlukta olmaması ve toprakta nem yetersizliği gibi nedenlerle çıkışlarının
    tamamlanması 3 haftayı bulabilmektedir. Ekimden sonraki 4. haftada hala yeterince çıkış
    olmamışsa aşılama yapılabilir. 80 cm sıra üzeri mesafede (yaklaşık 1 adım) çıkan bitki sayısı 2 ve
    daha az ise aşılama yapmak ekonomik olarak avantajlıdır. Adım başında 2-3 bitkinin olması
    durumu idare edrken, 4-5 bitki olması idealdir.
    27
  • GÜBRELEME
    Yerfıstığı, baklagil bitkisi olduğu için azotlu gübre ihtiyacı azdır
    Yerfıstığı, baklagil bitkisi olduğu için fazla azotlu gübreye ihtiyaç duymaz. Derin köklü bir
    bitki olduğu için toprakta bulunan diğer besin elementlerinden de iyi yararlanır. Ayrıca, çoğu
    toprakta doğal olarak bulunan mikoriza mantarlarıyla (VAM) kökler bulaşarak (tıpkı azot bağlayan
    bakteriler gibi) topraktaki mevcut fosfor ve çinkodan bu mantarlar aracılığıyla en iyi şekilde
    yararlanabilir. Fazla gübre verilen mısır ve pamuk gibi ürünlerden sonra yerfıstığı ekilecek olursa
    topraktaki kalıntı gübrelerden çok iyi yararlanılabildiği için hiç gübre vermeye bile ihtiyaç
    duyulmayabilir.
    Yapılan bir araştırmada dekara 300 kg meyve verimi elde etmek için topraktan toplam 17.4
    kg azot (N), 1.5 kg fosfor (P), 5.4 kg potasyum (K), 3.4 kg kalsiyum (Ca), 2.7 kg mağnezyum (Mg),
    1.3 kg kükürt (S), 0.6 kg demir (Fe), 29 gr mangan (Mn), 24 gr çinko (Zn) ve 16 gr bor (B)’un
    kaldırıldığı hesaplanmıştır. Yapılan başka bir araştırmada dekardan 392 kilo kapsül, 566 kilo sap
    elde edildiğinde, toplam 26 kg azot (N), 4.4 kg fosfor (P2O5), 13 kg potasyum (K2O), 7.4 kg
    kalsiyum (Ca) ve 2.3 kg mağnezyum (Mg) kaldırıldığı hesaplanmıştır. Buna göre topraktan en fazla
    azot, potasyum ve kalsiyum besin elementleri kaldırılmaktadır.
    Tekniğine uygun bir gübreleme için en azından 3-5 yılda bir toprak analizi yaptırılarak
    toprakta ne kadar yarayışlı besin elementinin olduğu ortaya konmalı ve buna göre gübreleme
    proğramı yapılmalıdır. Mümkünse, özellikle noksanlık belirtilerinin görüldüğü yerlerde çiçeklenme
    öncesi veya çiçeklenme sırasında alınacak yaprak örneklerinde (yeni olgunlaşmış 20 adet 4 birleşik
    yaprakçıktan oluşan yaprak) yaprak analizi yaptırmak ve buna göre noksanlığı belirlenen besin
    varsa bunun ilave olarak uygulanması daha iyi olur.

12.11. Ticari Gübrelere Göre Yerfıstığı Gübreleme Proğramı
Pratikte yerfıstığında fazla gübrelemeye gerek yoktur, hatta yerfıstığı topraktaki mevcut
besinlerden çok iyi yararlandığı için duruma göre hiç gübre uygulamaya bile gerek kalmayabilir.
Genel olarak yıllardır yerfıstığı yetiştirilen yerlerde topraklar azot bakterilerince bulaşıktır ve bu
nedenle bitkiler kendi azot ihtiyaçlarının tamamına yakınını karşılarlar. Fosfor bakımından bir
önceki yıllarda uygulanan fosforlu gübrelerden dolayı belli oranda birikim olabilir. Topraklarımız
doğal olarak potasyum, kalsiyum ve mağnezyum gibi diğer besinlerce zengin olduğu için genelde
bu elemenlerin gübre olarak verilmesine gerek yoktur. Nadiren de olsa, bunlardan noksanlığı
ortaya çıkanlar olursa bunlara göre gübreleme proğramı yapılmalıdır.
Verilecek ticari gübrenin miktarı verilecek saf gübre miktarına ve ticari gübrenin cinsine
göre değişir. Ticari gübrenin cinsi ise, kompoze gübre olup olmaması, taban ya da üst gübre olup
olmamasına, çiftçinin durumuna ve piyasadaki satış durumuna göre değişir. Nitratlı gübreler
tabandan uygulanmamalıdır. Verilecek ticari gübre miktarı, verilecek saf gübre miktarının ticari
gübrenin yüzde içeriğine göre orantı yoluyla dönüştürülerek hesaplanır. Misal olarak, 10 kg/da saf
azot vermek için ne kadar Üre (%46 N) vermeliyiz?
100 kg Üre’de 46 kg azot varsa,
ne kadar Üre’de 10 kg azot vardır?
100 x 10 / 46 = yaklaşık 22 kg Üre vermeliyiz.

Yerfıstığında aşağıdaki şartlara göre dekar başına klasik gübrelerle farklı gübreleme
proğramı oluşturulabilir. Şayet daha gelişmiş (topraktaki yarayışlılığı daha fazla, birden çok makro
ve mikro element içeren gibi) ticari gübreler uygulanacaksa, verilecek miktarlar bu gübrelerin
içeriklerine göre değişecektir

  • YERFISTIĞINDA BİTKİ BÜYÜME DÜZENLEYİCİLERİ (HORMON) KULLANIMI
    Yerfıstığında büyüme düzenleyicilerinin kullanım amacı fazla vejetatif (yaprak, dal, sürgün)
    büyümesinin azaltılarak meyve (kapsül) veriminin arttırılabilmesidir. Genellikle yerfıstığında
    maksimum kapsül verimi için gerekli olandan daha fazla vejetatif gelişim olmaktadır. Özellikle
    daha fazla sulanan ve gübrelenen yerlerde vejetatif gelişim çok daha fazla olmaktadır. Gereğinden
    fazla meydana gelen bu vejetatif gelişim ayrıca hastalık zararını arttırmakta ve hasatı
    güçleştirmektedir. Yerfıstığında antioksin etkili bazı bitki gelişim düzenleyicileri kullanılarak yaprak
    alanı azaltılmadan saplarda boğum araları % 15-20 oranında kısaltılabilmekte böylece yapraklarda
    üretilen fotosentez ürünlerinin daha çok meyveye aktarılabilmesi sağlanabilmekte ve saplar
    kısaldığı için hasat kolaylığı arttırılabilmektedir. Bitki gelişim düzenleyicileri uygulama kolaylığı
    bakımından diğer kimyasallarla (insektisit, fungusit, herbisit gibi) karıştırılarak uygulanabilir.
    Ülkemizde, etkili maddeleri “mepiquat chloride”, “prohexodione calcium” ve “mepiquat
    chloride + Cyclanilide” olan bitki gelişim düzenleyicileri piyasada kullanılmaktadır. “mepiquat
    chloride” etkili maddeye sahip “Pix” adlı ticari preperatın yerfıstığında en uygun uygulama
    zamanlarının araştırıldığı bir araştırma sonucunda; çiçeklenme başlangıcında+ginefor
    oluşumunda+meyve oluşumunda+tohum oluşum dönemindeki uygulamaların %18 gibi en yüksek
    verim artışı sağladığı belirlenmiştir (Arıoğlu vd., 2013b). ABD’de “prohexodione calcium” etkili
    maddeye sahip gelişim düzenleyicisinin yerfıstığı üzerindeki etkisinin araştırıldığı 94 deneme
    sonucunda ortalama dekara 13 kg’lık bir verim artışı sağlandığı ortaya konmuştur. ABD’de bitki
    gelişim düzenleyicileri verimden ziyade sap gelişiminin fazla olduğu yerlerde hasat kolaylığı için
    kullanılmaktadır. Ayrıca dünyada, SADH (succinic acid 2,2-dimethylhydrazide) ve TIBA (2,3,5-
    triiodobenzoic acid) gibi etkili maddeye sahip preperatlar da bu amaçla kullanılmaktadır.
  • BAKIM İŞLERİ
  • Ekimi yapılan yerfıstığı tohumları toprak sıcaklığına bağlı olarak 7-10 gün sonra çıkmaya
  • başlar ve bundan sonra bitkiler hızla gelişmeye başlayarak zamanında yapılması gereken bazı
  • bakım işlerine ihtiyaç duyarlar. Başlıca bakım işleri; çapalama, yabancı ot kontrolü, boğaz
  • doldurma, sulama ve hastalık ve zararlılarla mücadele işleridir.
  • 14.1. Çapalama ve Boğaz Doldurma
  • Yerfıstığı bir çapa bitkisidir. Gineforların toprağa girerek meyveye dönüşmeleri ve toprakta
  • meyvelerin rahatlıkla gelişebilmeleri için toprağın çapalanarak kabartılması çok önemlidir. Ayrıca
  • kök bölgesini gevşetmek, havalandırmak ve yabancı otlarla mücadele etmek için çapalama
  • gereklidir. İlk sudan önce fazla derin olmamak üzere yabancı ot durumuna göre 1-2 çapalama
  • yapılmalıdır. İlk sudan sonra topraktaki yabancı otlar iyice çimlendikten sonra derin olarak son
  • çapalama yapılmalıdır. Çapa makinalarıyla sıra aralarının çapalanması rahatlıkla yapılabilir.
  • Mümkünse sıra üzerlerinin el çapası ile çapalanması sağlanmalıdır böylece sıra üzerlerinde kalan
  • yabancı otlar ortadan kaldırılabilir. Çapalama ve boğaz doldurma işlemleri yapılırken, hastalık
  • gelişimi bakımından bitki aksamları zarar görmemeli, yaprak ve saplar üzerine toprak yığılmasının
  • olmamasına mümkün olduğunca dikkat edilmelidir.

Yerfıstığında, ginoforların (kapsül iğneleri) toprağa ulaşabilmesi için boğaz doldurma işlemi
önemlidir. Ginoforlar 8-15 cm uzayarak toprağa girmeye çalışırlar. Bu uzunlukta toprağa
ulaşamazlar ise havada kalarak kururlar. Bu nedenle boğaz doldurma işlemi yapılarak ginoforların
toprağa yaklaşması sağlanır. Özellikle dik gelişen yerfıstığı çeşitleri için boğaz doldurma, yatık
gelişen çeşitlere göre daha önemlidir. Son çapadan hemen sonra lister tipi çapalarla boğaz
doldurma yapılmalı ve bundan sonra başka toprak işleme yapılmamalıdır.

Son çapa ve boğaz doldurma zamanı kesinlikle geciktirilmemeli, bitki dalları sıra aralarına
doğru uzamaya başlamadan önce bitirilmelidir.

14.2. Yabancı Ot Mücadelesi
Gelişimin ilk dönemlerinde sıra arası ve sıra üzeri boşluklar kapanıncaya kadar (ekimden
itibaren ilk 2 aylık dönem) yerfıstığının yabancı otlarla rekabeti çok düşüktür. Bu aşamaya kadar iyi
bir yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır (Şekil 14.2.1-2). Boşluklar kapandıktan sonra yabancı otlar
çok iyi baskılanabilmektedir. Çünkü yerfıstığı bitkisi gelişiminin ileri aşamalarında sık dallı, bol
yapraklı ve yayılgan olduğu için yabancı otları çok iyi bastırır. Yerfıstığının tarlayı iyice
kaplayabilmesi için iyi bir çıkış sağlanmalıdır. Çıkışlardan sonra boşluklar varsa aşılama yapılması iyi
olur.

14.3. Sulama
Yerfıstığı kuraklığa dayanıklı bir bitkidir ancak ekonomik bir yetiştiricilik için sulama
yapılması gerekir. Yerfıstığı kuraklığa karşı pamuk, soya ve mısır bitkisinden daha fazla, susam ve
sorgum bitkisinden daha az dayanıklıdır.
Yerfıstığının su tüketimi ekimden çiçeklenme başlangıcına kadar olan dönemde oldukça
düşüktür. İlk sulamada kesinlikle acele edilmemelidir. İlk sulama, iyi bir kök gelişimi için bitkilerin
yeterince çiçeklendiği ve susuzluk belirtisinin iyice hissedildiği bir zamanda yapılmalıdır. Sulama
zamanı gelen bitkiler solmaya ve tıpkı gün battıktan sonraki gbi yaprakçıklar karşılıklı olarak
kapanmaya başlar.
Yerfıstığının suya en çok ihtiyaç duyduğu dönem (kritik dönem) meyve oluşum dönemleri
olan temmuz ve ağustos aylarıdır. Bu dönemlerde sulama geciktirilecek olursa verim düşmekte,
hasat sonrası üründe aflatoksin (küf) oranı yükselmekte ve kapsüllerin kabuk oranı artmaktadır.
Kritik dönemden sonra hasata kadar su tüketimi azalmaktadır.
Sulama aralığı; tarlanın toprak yapısına, sıcaklık, rüzgar, nem ve yağış durumuna bağlıdır.
Kumsal yapı, arazi eğimliliği, aşırı sıcaklık ve havadaki düşük nem durumlarında sulama aralığı daha
kısa tutulmalıdır. Şartlara göre kritik dönemde sulama aralığı 10-15 gün arasında olabilir, kritik
dönemden sonra 20 güne kadar çıkabilir. Ginefor oluşum ve meyve gelişim dönemlerinde
(özellikle çıkıştan sonraki 45-90 gün arasında) derinlerdeki toprak nemi yeterli olsa bile ilave su
verilmesi (yağmurlama sulamayla az da olsa haftada iki kez), ginefor ve meyve gelişimi için tavsiye
edilir. Ülkemizde genellikle yerfıstığı ortalama 5-8 defa sulanır. Tüm sulamalarda kesinlikle uzun
süreli göllendirmeden kaçınılmalıdır. Ağustostan sonraki gereksiz ve fazla dozda sulamalar yaprak
ve sap hastalıklarını arttırır, kapsüllerin olgunlaşmasını geciktirir ve küçük kapsül oranını arttırır.
Hasattan önceki son sulama zamanı ve miktarı çok önemlidir. Son sulama, sonbahar yağışlarıyla
örtüşürse toprak uzun süre uygun tava gelmeyeceği için hasat zamanı çok gecikir ve bu da hasat
kayıplarını çok arttırır hatta hiç hasat bile yapılamayabilir.Sulama zamanının ayarlanmasında basit bir yöntem olan elle
toprak hissi yöntemi kullanılabilir. Bu yöntemle 15-30 cm derinliğinden bir miktar toprak parçası
avuç içinde sıkılarak top haline getirilir ve bu topun Tabloda gösterdiği özelliğe göre yaklaşık
yarayışlı nem içeriği tayin edilebilir. Kaba bünyeli yani kil oranı daha düşük tınlı-kum gibi
topraklarda Tablodaki yarayışlı su aralığının yüksek değeri, orta bünyeli yani kumlu-tın gibi
topraklarda ise yarayışlı su aralığının düşük değeri kullanılmalıdır. Yerfıstığının suya en hassas
olduğu çıkış öncesi çimlenme ve çiçeklenme sonrası kapsül oluşum dönemlerinde bitkiye yarayışlı
su oranı %50-60’ın altına düşürülmemelidir. Diğer dönemler olan kapsül oluşumuna kadar olan
dönem ve olgunlaşma döneminde ise bu oran %50’nin altına düşmemelidir.

Mümkünse tansiyometre aleti kullanılarak da daha doğru sulama zamanı ayarlanabilir.
Tansiyometre kumsal topraklara daha uygundur. Arazinin büyüklüğüne ve toprak yapısına göre 1
veya 2 adet tansiyometre istasyonu kurulur. Her bir istasyonda sulama zamanını ayarlamak için 30
cm derinliğe ve sulama miktarını ayarlamak için ise 60 cm derinliğe 2 adet tansiyometre kurulur.
Şayet sulama sonucunda 60 cm’e kurulan tansiyometre hala kuruysa sulamanın yeterli olmadığı
anlaşılır. Kurulum ve değerlerin yorumlanmasında imalatçının tavsiyelerine uyulmalıdır (Balota,
2014). ABD’de yapılan çalışmalarda, yıllar ortalamasına göre hesaplanan haftalık genel su tüketimi
ve buharlaşmaya göre hesaplanan geleneksel yönteme göre, toprak ve bitki sensörlerinden
yararlanılarak yapılan sulama proğramları gerek verim gerekse su tüketimi açısından daha üstün
bulunmuştur. Buharlaşmaya göre yapılacak sulamalarda, buharlaşmanın %60’ı kadar sulama
uygulaması yeterli olmaktadır.
Salma sulamada, ilk sulama tava usulünde ve boğaz doldurma işleminden sonra ise karık
usulünde yapılır (Şekil 14.3.1). Yağmurlama veya damlama sulama sistemleri salma sulamaya
tercih edilmelidir. Çünkü yağmurlama ve damlama sulama sistemlerinde istenilen miktarda ve
homojen bir şekilde sulama yapmak mümkündür. Ayrıca verilen su yavaş yavaş toprak tarafından
emildiği için toprak daha gevşek yapılı olur, meyve ve kök gelişimi daha iyi olur ve hasat kayıpları
daha az olur. Dama sulamayla %25-40 kadar verim artışı ve %40-50 kadar su tasarrufu sağlandığı
rapor edilmiştir. Hastalık ve ot mücadelesi ve daha tasarruflu su kullanımı bakımından da
damlama sulama daha avantajlıdır. Ülkemizde yerfıstığı tarımının daha profosyonel yapıldığı
yerlerde yağmurlama sulama yöntemi uygulanmaktadır. Küçük işletmelerde daha çok salma
sulama uygulanmaktadır. Damlama ve karık usulü sulamalarda, her sıra yerine birer atlamalı
olarak sıraların sulanmasında verim kaybı olmadığı ve daha ekonomik olduğu rapor edilmiştir.
Yerfıstığı meyvelerini toprak altında geliştirdiği için topraktaki fazla suya çok hassastır. Fazla
sulama ve su göllenmesi durumlarında sap gelişimi çok artar ancak verim azalırken hasat kayıpları
artar. Suyun tarla yüzeyinde 4-6 saat kalması bile zararlanmalara yol açar. Bu nedenle özellikle salma sulamalarda göllendirme olmamasına dikkat edilmelidir. Ayrıca, tarla içinde drenajın çok
kötü olduğu yerlerde öbek öbek bodur ve sararmış kısımlar ortaya çıkması yaygın görülen bir
durumdur (Şekil 14.3.2). Bunun en önemli nedeni toprağın oksijensiz (havasız) kalmasıdır. Bunun
sonucunda besin elementi alımı engellenir, toprakta etilen ve nitrit gibi zararlı gaz birikimi
meydana gelir, demir gibi elementler indirgenerek (Fe+3
’ün Fe+2’ye dönüşmesi) yarayışsız ve toksik
foruma dönüşür ve Phytophthora ve Pythium spp. gibi hastalık etmenleri artar. Fazla su stresini
ortadan kaldırmak için salma sulama yerine daha kontrollü sulamanın yapılabildiği yağmurlama ya
da damla sulama tercih edilmeli, arazinin tesfiyesi ve dranajı iyi olmalıdır.

  • YERFISTIĞINDA EKİM NÖBETİ (MÜNAVEBE)
    Yerfıstığı iyi bir münavebe bitkisidir
    Doğada hiçbir şey birbirinin alternatifi değil, birbirinin tamamlayıcısıdır. Genel bir kural
    olarak baklagil bitkileriyle baklagil olmayan bitkiler nöbetleşe ekilmelidir. Yerfıstığı, bir baklagil ve
    çapa bitkisi olduğundan iyi bir münavebe (ekim nöbeti) bitkisidir. Kendisinden sonra gelen bitkiye
    azotça zengin ve işlenmiş bir toprak bırakır. Yerfıstığı kazık köklü bir bitki olduğu için kendinden
    önce arta kalan gübrelerden çok iyi yararlanmaktadır. Pamuk, mısır, patates ve susam gibi baklagil
    olmayan bitkilerin yerfıstığıyla münavebeye sokulmasına öncelik verilmelidir.
    Tüm bitkilerde olduğu gibi, üst üste yerfıstığı ekimlerinde özellikle kök boğazı ve sap
    çürüklüğü gibi hastalıklar yaygınlaşır ve verimde önemli ölçüde düşüşler meydana gelir. Hastalık ve
    zararlılarla mücadelede anahtar çözüm münavebedir. Yerfıstığı münavebesi ile ilgili yapılan bir
    çalışmada, aynı tarlaya yerfıstığı ekiminde 3 yıl araya göre 2 yıllık arada verimde %5-11 ve 2 yıldan
    1 yıl araya düştüğünde ise verimde %34-42 oranlarında azalışlar meydana gelmiştir (Tubbs vd.,
    2015). Aynı tarlaya tekrar yerfıstığı ekiminde en az 3 yıl ara verilmelidir, en ideali bu sürenin 4 yıl
    olmasıdır.
  • HASAT
    Yerfıstığı yetiştiriciliğinde en zor aşama: hasat ve harman
    Yerfıstığında hasat, ilk önce bitkilerin topraktan sökülmesi ve sökülen bitkilerin kuruduktan
    sonra harmanlanması olmak üzere iki aşamalıdır. Bu nedenle diğer birçok ürüne göre daha fazla
    işçilik ve ekipmana ihtiyaç duyulur.

16.1. Yerfıstığında En Uygun Söküm Zamanını Ayarlamak Zor ve Çok Önemlidir
Yerfıstığı indeterminant bir bitkidir, yani söküm zamanında bile bitkinin gelişimi ve meyve
oluşumu devam eder. Bu bakımdan yerfıstığının uygun söküm zamanını tayin etmek zordur. Doğru
zamanda söküm verim ve kalite açısından çok önemlidir. Hasat, erken yapılırsa taneler iyice
dolgunlaşmadığı için verim ve kalite azalmakta, geç hasatta ise gineforlar çürümeye başladığı için
hasat kayıpları artmaktadır. En uygun hasat zamanından 1 hafta önce hasat yapmak, 1 hafta geç
hasat yapmaktan daha az verim kaybına yol açar. Genel olarak mayıs ayında ekilen çerezlik
çeşitlerde ekimden itibaren 145. güne kadar verim hızla artar, 145. günden sonra verim artışı az da
olsa devam etse de hasat kayıpları artmaya başlar.
Yerfıstığında hasat zamanı pazar tipine, çeşide ve iklim şartlarına göre değişebilir. Genellikle
Virginia (çerezlik) ve Runner tipi çeşitler 140-160 günde, Spanish (yağlık) ve Valencia tipinde
olanlar ise 110-125 günde hasat olgunluğuna gelirler. Her pazar tipi içindeki çeşitler arasında da
küçük farklar olabilir. Ülkemizde sadece Virginia (çerezlik) tipte olanlar yetiştirilmektedir. Daha
sıcak iklimde yetişenler daha çabuk hasat olgunluğuna gelir.
Adana’da yapılan bir çalışmada; 8 Nisan’da ana ürün olarak ekilen yerfıstığı, 164 gün sonra
23 Eylül’de hasat edilirse en yüksek verimin elde edildiği belirlenmiştir (Arıoğlu vd., 2013a).
Hatay’da yapılan bir çalışmada; mayıs ayının ikinci yarısında yapılan yerfıstığı ekimlerinden
en yüksek verim alındığı, bundan önce yapılacak ekimlerde verim artışının sağlanmadığı ve
ekimden hasata kadar geçen 140 günde mevcut çeşitlerden tatminkar bir verim alındığı ortaya
konmuştur. Mayıs başından haziranın ikinci yarısına kadar ekim tarihinin ortalama 15 gün
gecikmesiyle ortalama olgunlaşma gün sayısı 1 hafta azalmıştır.

. HARMAN
Makinalı harman, söküm sonrası saplar iyice kuruduktan sonra (yağışsız ve güneşli 7-10
günde) ve tane nem içeriğinin %25-35’e düştüğünde harman makinasıyla bitki sıralarının doğrudan
harmanlanarak kapsüllerin toplanması işlemidir. Harman makinasının temin edilemediği küçük
işletmelerde, sökümden hemen sonra doğrudan elle harman yapılabilir (Şekil 16.3.1). Harman
makineleri traktörle çekilir, çalışması kendi üzerindeki motoruyladır, sıralar halindeki kurumuş
meyveli yerfıstığı bitkilerini yedirici tabla ile alarak harmanlar ve depoda biriken kapsüller
otomatik boşaltma düzeni ile boşaltılır (Şekil 16.3.2). Harmanlama sırasında kapsülleri doğrudan
kurutarak kapsül neminin % 8’e kadar düşmesini sağlayan kombine harman makineleri de
mevcuttur. Hasat kaybının azaltılması, meyvelerin zarar görmemesi için harman makinasının
ayarları iyi yapılmalı, makinanın çalışma hızı çok iyi ayarlanmalıdır.
Bazı bölgelerimizde toprak yapısının biraz ağır olması nedeniyle (özellikle kırmızı topraklı
yerlerde) hasat edilen kapsüller yıkanmaktadır.
Hasat ve harmandan sonra tarlada biriken sap ve yapraklar iyice kuruduktan sonra doğrudan ya da
balyalanarak iyi bir kaba hayvan yemi olarak kullanılır.

  • KURUTMA
    Yerfıstığı hasadının sonbahar dönemine rastlaması, sökümde meyvelerin yaş olması,
    meyvelerin kalın kabuklu olması ve tanelerin iri olması nedeniyle kurutma işlemi diğer pek çok
    ürüne göre daha zordur. Meyveler, sökümde % 40-50 ve harmanlama aşamasında ise %20-35
    oranında yüksek nem içerirler. Yerfıstığının depolanabilmesi ve işlenebilmesi için kapsüllerin iyice
    kurutularak tanelerin nem oranı %10’un altına düşürülmesi gerekir. Bu durum pratik olarak kabuk
    içindeki danenin gevrekleşmesi ve elle kolaylıkla ikiye ayrılması ile anlaşılır. Ülkemizde yerfıstığı
    kapsülleri çoğunlukla güneş altında yere serilerek 7-10 günde doğal olarak kurutulmaktadır. Ürün
    kalitesini korumak için mümkünse gölgede kurutulmalıdır. Kapsüller koku kaptığı için kesinlikle
    asfalt zemin üzerinde kurutulmamalıdır. Kurutma tesislerinde daha hızlı ve etkili kurutma yapmak
    mümkündür. Lezzet ve kalite açısından kurutucu termostatı 35 Co
    ’yi geçmemelidir.
  • DEPOLAMA
    Yerfıstığı ürünü uzun süre bekletilecekse kabuklu olarak (kapsül haliyle) taş, toprak, kesek,
    bitki artıkları, kalitesiz kof kapsüllerden vs. temizlenmiş olarak depolanmalıdır. Depoya konmadan
    önce kabuklu ürünün nem içeriği %9’un ve iç halinde ise %7’nin altında olmalıdır. Depolamadan
    önce depolar iyice temizlenmeli, badana edilmeli, yarık ve çatlaklar sıvanmalıdır. Depolar güneş
    görmemeli, serin, kuru ve havadar olmalıdır. Fare gibi kemirgenlerin girebilecekleri en ufak delikler
    bile kapatılmalıdır.

Depolanan ürün yabancı kokulardan (ahşap, asfalt, amonyak, sebze ve meyve kokuları gibi)
çok çabuk etkilenir. Bu nedenle ahşap ambarlar tercih edilmemeli ve diğer kokulara karşı da önlem
alınmalıdır. Depolama sırasında zaman zaman kontroller yapılmalıdır. Bozulmaya başlayan ürünler
derhal elden çıkarılarak yağ fabrikalarına gönderilmelidir.
Ürünler çuvallanarak muhafaza edilecekse çuvallar, nem kapmaması için zemin ve yan
duvarlarla temas etmemelidir. Bunun için çuvallar, 5’den fazla çuval üst üste gelmeyecek şekilde
ağaç ızgaralar üzerine konmalıdır. Ürünler cinslerine ve hasat yıllarına göre ayrılarak jüt çuvallara
doldurularak depolanmalıdır (Şekil 18.1). Ambalaj malzemesinin kağıt ve bez olması uygundur.
Polietilen yani naylon kaplı olanlarda (telis çuvallar gibi) tohumun nem içeriği %7.5’dan daha az
olmadığı müddetçe uygun değildir.

Kötü depolama şartlarında üründe küflenme (özellikle insan sağlığı açısından çok zararlı olan
aflatoksin oluşumu), böcek zararı, renk değişimi, acılaşma ve kötü koku oluşumu daha hızlı
gerçekleşir.
Yerfıstığı depolamasında en çok zararlanmalar nisbi nemin gereğinden fazla olmasından
kaynaklanmaktadır. Kontrolsüz depolarda nispi nem %65-70 arasında (ürünle ortam arasındaki
denge nemi) tutulmalıdır. Nispi nem %65-70’i geçtiğinde ürünler nem kapmaya başlamakta ve bu
durumda mantari faaliyetler artmaktadır. Nispi nem %65-70’in altına düşerse ürünler nem
kaybederek ağırlıkları azalmaktadır. Depo ortamındaki nispi nemin ve ürün içindeki nemin
gereğinden fazla yükselmemesi için depo ve ürün sık sık havalandırılmalıdır. Kaynak:https://arastirma.tarimorman.gov.tr/batem

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.